SAYFALAR

12 Nisan 2014 Cumartesi

HAYATIM ROMAN 1...


ZEHRA-MUAMMER
    
               Eski sararmış resimleri, iyi saklamak için uzun süredir fotoğraflayıp bilgisayarda bir arşiv yapıyorum.
               Anne ve babamın evliliklerinin ilk yıllarındaki resim (60 yıllık olmalı) uzun uzun seyrettim bu resmi.
               Ablalarım bana annemi devamlı anlatırlar. Çok iyi bir anne olduğunu,dört kızının okuması için yaptıklarını. Annemin arkadaşları kızlarına sürekli çeyiz hazırlığı yaparlarmış. Annem ablalarıma sizi çeyiziniz DİPLOMALARINIZ dermiş. O yıllarda bu kadar güzel düşünen bir anneye sahip olmak...
               Babam yaz akşamları dört kızını ve güzel eşini ( İzmir-Karataş ) yazlık sinemaya götürür, Kordonboyunda gezdirir, onları mutlu ve gülen yüzlerini görmek ona yetermiş. Babam akşama kadar çok yorulduğundan (polis) evin ve kızların idaresi ve sorunları hep annemdeymiş. Babam (o gün ne sorun olursa olsun ) mutlaka hanımı ve kızları tarafından güler yüzlü karşılanırmış. Dışı sert ama içi yumuşacık bir yürek Polis Muammer.....
               

GÜRBÜZ-GÜL-GÜLER-GÜNER

     Dört kız kardeş.
              Büyük ablam GÜRBÜZ . 18 yaşında üç kız kardeşinin sorumluluğunu yüklenmiş,akıllı,olgun,duygusal,tatlı sert. Hem anne hem baba...
              İki numara GÜL. Gürbüz'ün bir yaş küçüğü. Zeki,hamarat,maviş,yemek ve dikiş ondan sorulur. Hem anne hem abla...
              Üç numara GÜLER. Benim üç yaş büyüğüm. Çok ama çok zeki, yaşından daha olgun, yardımsever, ufku geniş, sevgi dolu. Hem anne hem abla...( çok erken bıraktı gitti bizi )
              Dört numara ( tekne kazıntısı) GÜNER ( ben ). Beni üç tatlı anne büyüttü. Her birinin özellikleri farklı. Ben her birinden bir şeyler aldım. Biri beni şımartırken diğeri sınırları koyar ,biri beni beslerken diğeri giydirir, biri ders çalıştırır diğeri başaramazsam cezalandırır. Ben ruh durumumun değişkenliğini ablalarıma borçluyum galiba. 
             Şans mı şanssızlık mı çok anneli olmak bilmiyorum. Bildiğim tek şey bunun böyle olmasını ben istemedim. 
             Ben çocukluğumu şöyle özetliyorum. Yaşanması gerekiyormuş yaşamışım... Her noktayı çok uçlarda ...
                      
               

3 yorum:

Handan dedi ki...

Ne güzel fotoğraflar... Çok severim siyah beyaz fotoğraflara bakmayı. Hemen yanı başımda gibi hissetmeyi. Hayat bizim için neler hazırlıyor hiç bilmiyoruz- iyi ki de bilmiyoruz- her anın tadını çıkartmak her sevdiğimize sımsıkı sarılmak gerek...

Unknown dedi ki...

Sevdiklerimiz yanımızdayken onları sevdiğimizi yüksek sesle söylemeliyiz,bol bol sarılmalıyız. Erteleneyelim sonra çok geç oluyor....

maviye iz süren dedi ki...

siyah beyaz fotoğraflar orada kalan anlar. sanki hiç yaşanmamışçasına sanki bizim olmamışçasına..